bugün

entry'ler (575)

akp nin azınlık hükümeti

seçim sonuçları ve devlet bahçeli'nin son açıklamalarından sonra en akla yatkın formül gibi duruyor.

dışarıdan hdp destekli chp-mhp koalisyonu kurulsa dahi cumbaba destekli akp muhalefeti ile icraat nezdinde bir şey yapması zor. her kanun tasarısına şerh konulacak, cb'ye giden her tasarı iade edilecek, ordan da geçerse anayasa mahkemesine gidecek. her teşebbüs bu şekilde sündürülecek ve bürokrasinin derin dehlizlerinde boğulmaya itilecek.

dahası kapıda olan ekonomik kriz, sürdürülen dış politikalar sebebi ile her an patlayabilecek işid, suriye, iran, rusya vs krizleri, emniyet ve yargının içinin boşaltılması ile meydana gelebilecek olası güvenlik zaafiyetleri, karışıklıklar, kargaşalar....özetle son 4-5 senedir itina imal edilen bildiğin bomba, olduğu gibi bu koalisyonun kucağında kalacak. muhteşem politikalar ve inanılmaz bir uyum ile bu bombayı patlatmayacak olsalar dahi, bu bombayı birileri(!) patlatacak. ve enkaz olduğu gibi bu koalisyona fatura edilecek, ilk genel seçimlerde akp parsayı yine ve yeniden götürecek.

salt akp düşmanlığı olarak ifade etmiyorum, mutlak adalete de hizmet edecek bir hükümet olacaktır. yukarıda bahsettiğim oluşumların olumlu/olumsuz etkisini 13 yıldır iktidarda olan yetkili ve sorumlu olarak akp kazanmak ya da katlanmak zorundadır. bahsettiğim krizler çıkmaz, her şey gül gülistanlık olursa akp bir sonraki seçimlerde yine güçlenir.

bu formülün, akp'nin tek başına iktidarda olmasından farkı artık kafalarına göre hareket edemeyecek olmalarıdır. artık yolsuzlukların üstü örtülemeyecek, hukuksuzlukların önüne geçilecek ve her ne yapıyorlarsa belirli bir denetim mekanizmasından geçerek yapacak olmalarıdır. bu zamana kadar yaptıkları her şey düzgünse sorun yok. ama sıkıntı varsa bu sıkıntıyı da bir zahmet onlar çekecektir.

devlet bahçeli

son yaptığı açıklama doğrudur, yanlıştır, ilkelidir, talihsizliktir vesair toplarına hiç girmeden çok naif bir tespit yaparak vaziyeti kendisine özetlemek istediğim mhp genel başkanı.

ne dediğinin, ne yapacağının, neye karar vereceğinin bu kadar önem arzetmesi, o çok muhabbet beslediği (!) hdp'nin barajı geçmesi sayesinde olmuştur. hdp barajı geçemese idi aldığı %16 oy ile, ne söylediği kimsenin sikinde olmayan, kemik oy yüzdesine, kopan bu kadar tantanaya rağmen, milliyetçi muhafazakar seçmenden sadece %3 ilave edebilmiş, sıradan, başarısız, ilelebet muhalafete şartlanmış bir partinin lideri olacaktı ve ne dediği, kime atarlandığı kimsenin umurunda olmayacaktı.

dileğimiz; hdp'nin başarısı ile gelen kazanımların üzerinde daha fazla tepinmeden milletin bekası neyi gerektiriyorsa onu yapmasıdır. bunun ne olduğu ile alakalı basit bir seçmen olarak benim zerrece bir firkim yok. sonucuna katlanacağı, makul gerekçeli her kararına saygı duyarım.

uludağ sözlük

çeşitli sebeplerle aylardır okumaya ve yazmaya ara verdiğim sözlüğüm.

sol frame'e şöyle bir baktığımda bıraktığım zamanki yazar grubunun toplu olarak katledildiği, modların da arada kaynadığı izlenimine kapıldım yalan yok!

4-5 ay önce her uğradığımda sol frame'de içine entari girebileceğim en az 3-5 başlık bulabiliyorken, şu anda, üstelik ülkenin gündemden gündeme sürüklendiği şu dönemlerde, adam gibi bir tane konu bulamadım.

sabah pkk silah bırakma çağrısı yapıyor, lan sol frame de ilgili başlık yok! içine entari gireceğim, aratmak zorunda kaldım.

misal, ekşiye bakıyorum en tepede. bizde en tepede ne var? "annenin gıcık olması". ilk entarisi ne? "üzücü bir durumdur."

troll yuvası olmuş aslanım bura.

yazık la kimin sözlüğüyse!

28 şubat 2015 pkk ya silah bırakma çağrısı

aylar sonra bana entari giydirmiş goygoy.

başından sonuna dinledim, yetmedi okudum, yetmedi yorumları da okudum.

hükümet ile hdp'nin "hacı seçime kadar idare edelim, seçimlerden sonra yeniden mokoko" anlayışı ile ortak düzenledikleri, yanlarına da imrali canisini halaybaşı olarak aldıkları tiyatro.

"çözüm sürecinde sıçtık, bari seçimlerde oy kaybedip sıvamayalım". bu!

çünkü gelen ve gelecek şehit haberleri her iki partiye de oy bakımından zarar veriyor. bu net.

bu heriflerin de dini imanı oy olduğu için "aman seçimlerde gol yemeyelim" refleksi bu tür şeyler yaptırıyor işte.

pkk bölgede gerek silahlanma olarak gerekse bölgeye hakimiyet olarak bu kadar güçlenmişken, bölge ticaretini (legal/illegal her türlü ticaret) elinde tutup paranın anasını ağlatıyorken somut kazanımlar almadan neden silah bıraksın? bırakmaz.

baharda toplanacaklar da, apo'yu takacaklar da, silah bırakacaklar da...

yazdığı 10 maddeye bak herifin. her birinin açılımı 10 ciltlik kitap olur. öylesine muğlak, öylesine geniş tabanlı.

bir 5 sene daha çözüm süreci diye beynimizi sikmek için alt yapı çalışmasıdır.

al bu da ikinci tanım olsun.

16 mayıs 2014 soma madencilik basın toplantısı

abicim yaşam odasını şurdan şurdan kaldırdık diyorsun.

neden kaldırmışsın?

"çünkü orda işimiz bitti, orda çalışan yoktu, o yüzden daha aşağıya çalışmanın oldugu yeni bir yaşam odası yapıyorduk." diyorsun.

güzel.

ulan peki bir allahın kulu neden sormuyor, böylesine bir hayat kurtarma ekipmanı tam olarak hazır olmadan o kadar adamı orda niye çalıştırıyordunuz diye?!

yaşam odası bitmeden neden başladı abicim çalışma?

sorsanıza!!!

gazetecilerde bir hoş!

13 mayıs 2014 soma maden ocağı kazası

vefat edenlere Allah'tan rahmet, geride kalanlara baş sağlığı dileyeyim önce.

g.kore'de bir gemi kazası yaşanmıştı hatırlarsınız.

g.kore başbakanı istifa etti.

bir denizci olarak söylüyorum vaka ile zerre alakası ve sorumluluğu yoktur adamın.

şimdi ortada daha 20 gün önce reddedilen soru önergeleri var.

çocuk işçiler var.

taşeronluk müessesesi var.

var oğlu var.

bakalım kim istifa edecek, kim bu yükün ağırlığına dayanamayacak.

yahu bir de hep beraber soma'ya gidip takım elbise, kafalarında pırıl pırıl baret ile kurtarma çalışmalarını izlemiyorlar mı!

ulan biri çıksa dese ki "be müslüman, ne diye o soru önergesini reddettin? niye araştırma komisyonu kurulmasına müsade etmedin? ya belki bu vesile ile önlemler alınacaktı ve benim babam, amcam, dayım vs. ölmeyecekti ulan! hangi yüzle geliyorsun ulan buraya?"

dese...

ne cevap verirler, verebilirler mi?

şimdi ben bunları yazınca siyaset mi yapıyor oldum?

hay siyasetinize sokayım!

rasim ozan kütahyalı

evlat olsa eldivenle sevilir.

sabah

en pespaye gazetemsilerin dahi "haber değeri" taşıdığı için sitelerin taşıdığı bbc'nin fethullah gülen röportajını haber yapmamıştır.

evet.

haftalardır durmaksızın sövdüğü hareketin lideri yıllaaaar sonra bir tv'ye röportaj vermiştir ve bunlar bunu okuyucularına haber diye sunmamışlardır.

işte bu kadar gazete değildir.

işte bu kadar kokuşmuştur.

işte bu kadar yazıklar olsundur.

tüm zamanların en cool karakteri

(bkz: efendim)

2002 yılında yapılıp şimdi yapılamayan şeyler

taksim gezi parkı protestoları, direnişleri kapsamındaki tüm başlıklarda özgürlüğğğğk diye sayfalarca yırtınan uludağ sözlük yazarlarının nedense itibar etmediği "şeyler".

ve işte bu beni ayar ediyor sözlük!

cevap versene aslanım!

özgürlük diyorsun tamam. e soruyor adam "neyin eksik?" deyu.

söyle, biz de bilelim, kafamıza yatarsa biz de destek olalım.

niye inlettiniz lan memleketi özgürlük diye?

cevap ver cevap!!

duran adam

zekice başlattığı eylemi bazı sik kafalı yandaşları tarafından piç edilmiş insan evladı.

efsane olabilecekken vatan aşığı sevgi tomurcukları tarafından hiç hükmünde bırakılmıştır.

ha niyetini, tıynetini tasvip etmiyorum. o ayrı mesele.

dünyanın en güzel sesi

eve gelmişsindir yorgun argın fakat fena halde özlemiş halde.

kimi mi?

henüz emeklemeye başlayan ve "baba" demeyi yeni öğrenmiş dünyalar şirini oğlunu.

çalarsın aşağıdan zili, hanım basar otomatiğe, sen de girersin içeri.

asansörü çağırmış beklerken, hanım yukarıdan daire kapısı açmıştır.

ve o dünyanın en güzel sesi yankılanır apartmanın içerisinde viyak viyak. seni görene kadar da devam edecektir :

"babbbaaaa...bebaaa..baböööö...baabbbbbaaaeee"

din din diye ötüp başörtüsü sorununu çözemeyen akp

tabi gelir gelmez bu olaya el atıp, direk buna yoğunlaşıp, kanunlar vs. hazırlasaydı sizde yargı-ordu birlikteliğini kullanarak tepesine çöküp, partiyi kapatıp, liderini de içeri tıksaydınız di mi?

belirli bir aşama kaydedilmiştir.

11 yılda anca yargı ve ordu normalize edilmiştir. daha doğrusu edilmeye çalışılmaktadır. mahkemeler halen sürmekte.

yani önce ortamı müsait hale getirmiştir, sonra gerekeni yapacaktır.

nooldu?

ürktün mü?

evet şeriat gelecek, sarık cübbe mecburi olacak bir kaç yıl sonra.

ahahahaha.

recep tayyip erdoğan

ağzıyla kuş tutsa,

ülkeyi dünya lideri ve demokrasinin beşiği yapsa,

işsiz bırakmasa,

evsiz bırakmasa,

terör bırakmasa,

cinayet bırakmasa,

cahil bırakmasa,

ağzından bal damlasa,

tüm kamu hizmetlerini bedava yapsa,

hatta üstüne para verse dahi,

belirli bir kesime yaranamayacağını çok iyi bilen ve bu yüzden vitesi küçültmeyen açıklamalarına devam ettiğini düşündüğüm tc başbakanı.

dediğim gibi biliyor.

vitesi küçültse "nasıl dize getirdik" diyecekler,

vitesi küçültse, gemi azıya alıp "şunu da yap" diyecekler,

yine hakaret edecekler, yine istifa diyecekler.

bir şey değişmeyecek.

nitekim sorunun kaynağı ile ilgili meselede "tamam halka soralım" dediğinde bir şey değişmedi.

"tamam park kalsın" deseydi de bir şey değişmeyecekti.

yaranamaz, yaranamayacak.

ve bu iş nereye varacak, sanıyorum kendisi de kestiremiyor.

üzülüyorum, üzülüyoruz.

12 haziran 2013 taksim dayanışması duyurusu

tanımadığım bir platformun beğenmediğim duyurusu. niye beğenmedim?

yukarıdan aşağı sırasıyla :

- sana mı soracağız birader? evet bence de park olarak kalsa iyi olur ama sen bu konuda karar merci değilsin ve bu talebini kimseye hele ki bahsedilen düzenlemeyi yapmaya kanunen yetkili (son mahkeme kararını göz ardı edersek) bir organa diretemezsin. sen istiyorsun diye orası park kalamaz. kanunen yetkili merci arzu ederse halka sorar, ki sordu. başbakana "yapacam edecem" diyor diye bin türlü hakareti edeceksiniz sonra kimi neyi temsil ettiği tümüyle muğlak olan bir platform olarak karşısına geçip "olacak kalacak" diye posta koyacaksınız! hadi canım, hadi güzel kardeşim...

- uçma o kadar. tek konuda katılırım; o ilk sabah baskınında çadırları yakan ve tüm bu tantananın asıl müsebbipleri olan polisler ve amirleri açığa alınmalıdır.

- savcı ve hakimlerin karar vereceği bir mesele, sana da düşmez bana da.

- burası metropol güzel kardeşim. öyle her istediğin zaman her istediğin yerde top-la-na-maz-sın! izin aldıktan sonra travestiler bile toplanıyor bu şehirde. izin dilekçesi vereceksin. verdikten sonra bunu devlet değerlendirecek. kanuna aykırı bir amaç için değilse sana izin ve-re-cek, mecbur. ha yerini değiştirebilir "orası müsait değil, şurda toplan" diyebilir, günü kaydırabilir ama izin verir. bunu yaparken de sana kıllık olsun diye değil, metropolde yaşayan diğer insanların normal yaşayışını engellememe adına yapar. taksim konusunda ise; animasyonlar gördüğüm kadarı ile sen orada daha rahat toplan diye koca bir meydan öngörülmüş. dev bir meydan. henüz istanbul'da olmayan bir meydan. ama senin için teklif edilen değil teklif eden önemli olduğu için bunlar hep rant.

başörtülü kadını ve bebeğini dövmek

olay gerçektir.

mağdur ablamız, bacımız falanın da filanı tarzında uzaktan bir tanıdığımızdır ve olay bu derece ayyuka çıkmadan tarafımca zaten bilinmekteydi.

onun için hala kurgu murgu diyen zevatın götüne gezi parkındaki ağaçlar girsin!

*

bildiklerim bununla da sınırlı değil. nişantaşı'nda başörtülü diye "hadi arabistana, arabistana" diyerek laf atılan ve arabası çizilen tanıdık da var portföyde, fatih'te (evet fatih) kafede oturup arkadaşı ile çay içerken baş örtüsü başından alınıp yere çalınan ve tartaklanan tanıdık da...

yazılıyor bunlar bir kenara.

*

hiç bir şekilde şiddet yanlısı bir adam olmadım.

en korktuğum şey her zaman iç savaşa yol açacak şekilde tetiklenen bölücülük oldu.

lakin bilemezsin yan apartmanda kim var, her gün alışveriş yaptığın marketçi kimdir, bindiğin taksici hangi taraftır?

biri bombayı koyar, yolda giderken bıçağı takar ölür gidersin.

ne huzur kalır memlekette ne saadet. hepsi biter.

onun için alevi-sünni, türk-kürt, laik-dindar vs. tarzı her türlü kutuplaşmaya hep endişe ile yaklaştım.

*

ammmaaaa şayet bu tip orospu çocukları kayda değer bir çoğunlukta ise memleketimde, mahallemde, semtimde çıksın abi iç savaş çıkacaksa.

ya onlar beni temizlesin bu memleketten, ya ben onları temizleyeyim. öleceksek de bu uğurda ölelim, belki şehit yazarlar.

hiç olmazsa evlatlarım bu leş puştlarla aynı havayı solumaz.

öyle tiksiniyorum, öyle nefret doluyum ki dua ediyorum Allah'ım beni bunlarla imtihan etme diye.

bunlar bana denk gelmesin orda burda ne olur...

çoluğum var çocuğum var, daha önemlisi müslüman adamım; iki tane leş için hem bu dünyamı hem ahiretimi yakmak istemiyorum.

pişmanlık ve özür : olayın tamamen kurgu olduğu ayyuka çıkmıştır. o bahsedilen "tanıdığımız" da gayet kalabalık bir mekanda kamera kayıtları izlettirilerek itina ile itin götüne sokulmuştur. fakat bu, o ağaçların benim götüme girmesini engellemez, mis gibi girmiştir, girsin de zaten. bu dallamalara itimat edip buraya yazı yazdığım için, okuyanı yanlış yönlendirdiğim için üzgünüm, pişmanım, özür dilerim.

halk makarna kömürle kandırılmaz diyenlere

"birinden oy almak o kadar basit bir iş değildir" diye cevap dönülesi...

"verdim kömürü, aldım oyu"

o kadar basit değildir o iş.

basit olsaydı, diğerleri de yapardı.

yok mudur sadece bu yüzden oy veren?

vardır illaki.

fakat sizin ısrarla ve inatla direndiğiniz, iddia ettiğiniz mevzu seçimin bu oylarla kazanıldığı.

yok arkadaşım öyle bir şey.

nicelik olarak yetmez, %47'yi falan açıklayamazsın bu şekilde.

açıklanabilseydi chp'de para bok! daha fazla kömür verirdi oyları toparlardı, iktidar olurdu.

"onlar yapmaz öyle şey" falan ayaklarına girmeyelim, kalbimiz kırılmasın.

ısrarla makarnaya kömüre odaklandığınız için asıl büyük meseleyi kaçıyorsunuz (daha doğrusu ana muhalefet kaçırıyor) ve memlekete çok gerekli olan dirayetli, düzgün ve etkin muhalefet tesis edilemiyor.

çıkar şu gözlüğü artık be kardeşim...

hala meseleyi ağaç zanneden gerizekalı

"tamam gerizekalı olsun o kardeşimiz, ama sen de asıl meselenin ne olduğunu ve işgale nasıl bir gelişme yaşanırsa son vereceğine dair, o gerizekalıyı tatmin edici bir açıklama yap" diye cevap dönülesi eylemci serzenişi.

ha dersen ki "hükümet düşene ya da tayyip istifa edene kadar" o gerizekalıyı alır tersten götüne sokarım haberin olsun!

edit : imla

referandum istemiyorum halkın dediği olmalı

senelerdir sandıkta hüsrana gark olan bünyenin, sandık denince mavi ekran vermesi durumu.

biliyor çünkü sonucun ne olacağını.

bu adamlar belediyecilik konusunda rüştünü ispat edeli çok oldu.

hataları yanlışları olmamış mıdır? olmuştur illaki.

lakin genel olarak bakıldığında rte'den bugüne kadar başarılı işlere imza atmışlardır.

bu da aldıkları oylara yansımıştır.

tabi bir de "lan bunlar karşı çıkıyorsa kesin doğru bir şeydir" diyerek olaya yaklaşan ve sırf bu yüzden "evet"i basacak bir güruh var.

onu da hesap etmişlerdir.

devreleri yakmalarının sebebi budur.

gezicilerin referandum da istemezük yavşaklığı

refendumu "çoğunluğun azınlığa tahakkümü" olarak algılayan bireylerin var olduğunu görmemize vesile olan yavşaklık türü.

bahse konu yavşaklığın tanımında kullanılan "istemezükçü" yaklaşımın, taksimi bir kaç yüz kişiyle işgal etmenin, projeyi değiştirme taleplerinin de "azınlığın çoğunluğa tahakkümü" anlamına geldiğinden bi haber yaşayıp gitmektedirler bu insanlar.

sen 14 milyonluk şehirde 1000 kişi bir yere toplan "böyle istemiyom bunu" de, "değişecek" de.

bu azınlığın çoğunluğa tahakkümü olmasın.

yönetim "tamam ulan halka soralım" desin, "ooo çoğunluk azınlığa hükümdarlık yapıyor" olsun.

la havle vela kuvvet!!